Akraba evlilikleri ülkemizde yıllardır süregelen ve çeşitli nedenlerle gelenekselleşmiş, adeta zorunlu hale getirilmiş bir uygulamadır. Türkiye Parazitoloji Derneği’nce ve çeşitli üniversitelerin Halk Sağlığı Ana Bilim dalınca GAP bölgesinde yapılan bilimsel çalışmalarda Diyarbakır ilinde akraba evliliği oranının %47.6 olduğu tespşt edilmiştir. Yani Diyarbakır’da yapılan evliliklerin neredeyse yarısı akrabalar arasında gerçekleşmektedir.
Tahmin edileceği gibi akrabalar arası yapılan evlilikler sonucu doğan bebekler hastalıklı, ortopedik ve zekâ engelli veya diğer tıbbi anormalliklere sahip olarak doğmaktadırlar. Bu bebekler genelde hastalıklı veya özürlü olarak doğmaktadır ve zaman zaman çok vahim sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Akraba Evliliklerinden Doğan 100 Bebekten 9’u Engelli Veya Hastalıklıdır
Bu konuda yapılan araştırmalara katılan anne babalar ve hasta çocuklarının söyledikleri çok üzücüdür: “Böyle bir evlilik yaptığımız için çok pişmanız. Büyüklerimiz karar verdiler, bize sormadan evlendirdiler. Bugünkü aklım olsa asla evlenmezdim”- “Anneciğim, babacığım akraba evliliği yaparken doğacak çocuklarınızı neden düşünmediniz, benim ne günahım vardı?”
Salih Tatlıcı Vakfı olarak; yıllardır kanayan bu yaraya parmak basarak tüm Türkiye genelinde akraba evliliklerini azaltmayı hedefleyen LÖSEV’in “El Kızından Gelinim Olsun” kampanyasına bağışta bulunduk.
Tüm Türkiye’de akraba evliliklerini azaltmak ve tüm Dünyaya örnek olmak amacıyla projeler geliştiren kamu ve sivil toplum kuruluşlarına Salih Tatlıcı Vakfı olarak desteğimizi sürdüreceğiz.
Akraba evliliği ne demektir?
Evlenen eşler (karı-koca) arasında kan bağı bulunmasına yani aynı yakın atadan gelmelerine akraba evliliği denir.
Akraba evliklerinde anne tarafı ya da baba tarafı ayrımı olmaksızın her ikisi de akraba evliliği sayılmaktadır.
Akraba evlilikleri ayrıca iki kısma ayrılmaktadır. Birinci dereceden akraba evliliği ve ikinci dereceden akraba evliliği olarak ortaya çıkar.
-Birinci dereceden akraba evliliği; kuzen olanların birbiri ile evlenmesi ile oluşan evliliklerdir.
-İkinci dereceden akraba evliliği ise; torun evliliği şeklinde yapılmaktadır.
Bebeklerin tüm özellikleri hem annesinden hem de babasından gelen ve adına gen denilen kalıtım taşıyıcısı ile geçerler. Çocuklara genlerle kalıtsal (ırsi) özelliklerin geçişleri ya BASKIN (Dominant) olabilirler, örneğin siyah saç rengi sarı saça göre baskındır. Yada ÇEKiNiK (Resesif) olabilirler, örneğin hem annesinde hem de babasında çekinik kalmış sarı saç rengi geni çocukta ortaya çıkabilir.
Akraba Evliliklerinin Yaygınlığı ve Nedenleri
Akraba evliliğinin popülaritesinin arkasındaki ana neden, iki yönlüdür.
Birincisi, akraba evliliği mülkün veya parasal varlıkların bir aile içinde kalmasını sağlar. Kişilerin toprak ve mal bütünlüğünün dağılmasına engel olma amaçlı yapılır. Mal, arazi ya da mirasın parçalanmaması için akrabalar arası evlilik doğru kabul edilir.
İkincisi, oğullarının veya kızlarının yabancılarla değil, “güvenilir eşlerle” evlendiğini görmek isteyen ebeveynler için “bireysel güvenlik” hissi sağlar.
Ancak akraba evliliğinin tehlikeleri ve zararları, faydalarını fazlasıyla egale etmektedir: Sosyal ve kültürel açıdan potansiyel birkaç faydasının aksine akraba evliliğinin genetiği, doğacak çocuğa miras kalacak otozomal çekinik (resesif) hastalık ve sendromların oluşması nedeniyle, akraba evliliklerinin çocuklarında doğum kusurları ve genetik bozukluklar için artan risk oluşturmaktadır.
Doğuştan Irsi hastalık ne demektir?
Anne ve babanın hastalığı taşıması halinde çocuğuna daha anne karnında iken geçen hastalıklardır.
Hastalık taşıyıcısı ne demektir?
Kendisi hasta olmadığı halde gizli olarak o hastalık genini taşıyan ve çocuğuna da ileten kişidir. İki taşıyıcının evlenmesi durumunda etkisiz iki gen yanyana gelerek anne karnındaki bebekte etkili olur ve çocuk hasta doğar.
Hastalık taşıyıcısı nasıl tespit edilir?
Bir çok kan hastalığının taşıyıcısı çok basit bir kan testi ile tespit edilebilir.
LÖSEV Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı
LÖSEV Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı, 1998 yılında kuruldu. 2000 yılında Türkiye’nin ilk ve tek Lösemili Çocuklar Hastanesi LÖSANTE, 2008 yılında lösemili çocukların ücretsiz kolej eğitimi alabilecekleri Lösemili Çocuklar Okulu, 2010 yılında ise tedavileri için Ankara dışından gelen ailelerimizin tedavi esnasında uzun veya kısa dönem konaklayabilmeleri için Lösemili Çocuklar Köyü faaliyete geçirildi. Bu süre zarfında LÖSEV; sadece lösemili çocuklar ve kanser hastalarını değil, tüm Türkiye’yi lösemi, kanser ve korunma yolları konularında bilinçlendirdi, köklü çözümler yaratmayı, toplumsal ve kalıcı hizmetler vermeyi sürdürdü. 2015 yılında ise “insanlık ölmesin, insanlar da ölmesin” diyerek Avrupa’nın ilk, ülkemizin en donanımlı Lösemili Çocuklar Kenti ve multidispliner hastanesi LÖSANTE ülkemize kazandırıldı.