“31 Mayıs Dünya Sigarayı Bırakma Günü”ne Destek Verdik

31 Mayıs, 1987 yılından bu yana Dünya Sağlık Örgütü (WHO) üyesi ülkelerde “Dünya Sigarayı Bırakma Günü” olarak kutlanıyor. Bu günde, sigara kullanıcılarının 24 saat süreyle sigarayı bırakmaları teşvik ediliyor.

WHO, tütünü “dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük toplumsal sağlık tehdidi” olan bir salgın olarak kabul ediyor. Tüm devletlere, reklamların yasaklanması ve sigara vergilerinin artırılması gibi tütün kullanımını engelleyecek politikaları benimsemesi için çağrıda bulunuyor.

Vakıf olarak; sigaranın sebep olduğu kanser hastalığına çare bulmak için uluslararası düzeyde çığır açan kanser araştırmalarına kendini adamış Alman Kanser Araştırma Merkezi (Deutsches Krebsforschungszentrum -DKFZ)’ne bağışta bulunduk.

Gezegenimizi Kurtarmak İçin Tütün Kullanımının Durdurulması Gerekir

Bağışla ilgili olarak Vakfımız Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Tatlıcı; “Tütün hem insanlara hem de çevreye zarar veriyor. Tütün yetiştirme, üretme ve kullanma;  suyumuzu, toprağımızı, sahillerimizi ve şehir sokaklarımızı kimyasallar, zehirli atıklar, mikroplastikler dahil sigara izmaritleri ve e-sigara atıkları ile zehirliyor. Tütün endüstrisinin çevre üzerindeki zararlı etkisi çok büyüktür ve gezegenimizin zaten kıt olan kaynakları ve hassas ekosistemleri üzerinde gereksiz bir baskı oluşturarak artmaktadır. Vakfımız, “31 Mayıs Dünya Sigara Bırakma Günü” için sigaranın neden olduğu en önemli hastalık olan kanserle mücadele için araştırmalar yapan Alman Kanser Araştırma Merkezi’ne bağışta bulundu” dedi.

Alman Kanser Araştırma Merkezi (Deutsches Krebsforschungszentrum -DKFZ)

1964 yılında kurulmuş olan Alman Kanser Araştırma Merkezi (DKFZ) en yüksek uluslararası düzeyde çığır açan kanser araştırmaları yürütmeye kendini adamıştır. Faaliyeti ile hayat kurtarmayı ve kanserden etkilenenlerin refahını iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Sorumlu, sürdürülebilir ve iklim dostu bir şekilde olağanüstü araştırmalar uygularken çalışanlarına çevreye duyarlı ve sosyal açıdan adil bir iş yeri sağlamaya çalışmaktadır.

Almanya’daki en büyük biyomedikal araştırma enstitüsü ve Helmholtz Alman Araştırma Merkezleri Derneği’nin bir üyesi olan DKFZ, araştırmada mükemmelliğe ve sürdürülebilir bir şekilde araştırma yürütmeye kendini adamıştır. Kanserde hayat kurtaran ve refahı artıran çığır açan araştırmaların aynı zamanda toplumsal zarara ve çevresel bozulmaya katkıda bulunmaması gerektiğine inanmaktadır.

Çevresel ve sosyal açıdan sorumlu bir şekilde araştırma yapmak için DKFZ, organizasyonel gelişim, araştırma, insan kaynakları, inşaat ve altyapı, satın alma alanlarındaki hedefler dahil olmak üzere sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik bilime dayalı hedeflerle uyumlu bir sürdürülebilirlik stratejisi geliştirmektedir.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.

Doğa ve İnsanları Birbirine Bağlayan Projelere Destek Vermeye Devam Ediyoruz

Salih Tatlıcı Vakfı olarak; Avrupa’nın vahşi yaşamının korunması, yaşam alanlarının korunması ve yerel halk için doğa dostu bir ekonomik bakış açısının sağlanması, bitki, hayvan ve habitatların korunmasına için çalışan “EuroNatur Foundation” vakfına bağışta bulunduk.

Doğayı koruma çalışmalarını destekliyoruz

Bağışla ilgili olarak Vakfımız Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Tatlıcı; “Ekolojik ve iklim krizleri gezegenin sağlığını, insan geçim kaynaklarını ve biyolojik çeşitliliği tehdit ediyor. İklim eylemi, fosil yakıtları ve nükleer enerjiyi aşamalı olarak ortadan kaldırırken, doğa üzerindeki etkilerini en aza indirebilecek ve doğanın ekolojik kapasitelerini hesaba katan yenilenebilir enerjilere öncelik vererek doğa ile birlikte çalışmalıdır. Doğayı ve çevreyi korumak amacıyla çalışan ulusal organizasyonlara verdiğimiz desteğe ilave olarak “EuroNatur Foundation” gibi uluslararası düzeyde çalışan organizasyonlara da desteğimizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

EuroNatur Vakfı

EuroNatur Foundation, 1987 yılında Friends of the Earth Germany (Bund für Umwelt- und Naturschutz Deutschland, BUND), Nature And Biodiversity Conservation Union (Naturschutzbund Deutschland, NABU) ve Environmental Action Germany (Deutsche Umwelthilfe, DUH) tarafından kurulmuş olan ve kâr amacı gütmeyen bir vakıfdır. EuroNatur’un kurucuları, yalnızca Almanya’daki olumlu gelişmeleri ilerletmenin artık yeterli olmayacağını anlamışlar ve böylece sınırsız bir doğa için Avrupa çapında bir hareket kavramı doğmasına sebep olmuşlardır. En başından beri EuroNatur, Doğu ve Güneydoğu Avrupa’da çok aktif bir şekilde yer almıştır.

Vakfın kuruluşundan kısa bir süre sonra bölgede dramatik karışıklıklar olmuş ve Demir Perde’nin düşmesi, sınır ötesi doğa koruma için fırsatlar yaratmıştır. “Avrupa Yeşil Kuşağı” girişimi aracılığıyla, Yeşil Kuşak boyunca uzanan doğal hazineleri korumak için güçlü bir ağ kurmayı başarmışlardır. EuroNatur; doğanın korunması, anlayışın geliştirilmesi ve ulusal sınırların ötesinde deneyimlerin paylaşılması için yeni fırsatlar sunmaktadır. EuroNatur’un proje alanlarında ortak kuruşlarla birlikte çalışarak ve EuroNatur bağışçılarının ve sponsorlarının desteğiyle daha yapılacak çok şey mevcut olup, Avrupa’nın doğal zenginliklerinin korunması için çok şey başarılmış ve Avrupa’nın doğal mirasını korumak için mücadele etmeye devam etmektedirler.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.

Dünyamızı Güzelleştiren Tüm Annelerin Anneler Gününü Kutluyoruz

Varlığı ile bizlere güç veren, desteğini bizden esirgemeyen, hayatımızın her alanında özveriyi, sevgiyi ve duyarlılığı temsil eden ve geleceğimizin mimarı olan tüm annelerin “Anneler Günü” kutlu olsun.

Bu vesileyle Salih Tatlıcı Vakfı; her yıl anneler gününde şehit olan erbaş ve erlerimizin kıymetli annelerinin ve çocuklu eşlerinin maddi ve manevi her zaman yanında olan Mehmetçik Vakfı’na bağışta bulundu.

 

Nurten & Uğur Tatlıcı

Can Dostlarımıza Yardımcı Olmak İnsanlık Görevidir

Salih Tatlıcı Vakfı; hayvan hakları alanında Avrupa’nın önde gelen örgütlerinden biri olan ve hayvan istismarına karşı barışçıl bir şekilde kampanyalar yürüten, merkezi İtalya’da bulunan OIPA (Uluslararası Hayvanları Koruma Örgütü)’ne bağışta bulundu.

Hayvan İstismarı İle Mücadele ve Zulümsüz Bir Yaşam Tarzı Teşvik Edilmelidir

Bağışla ilgili olarak Vakfımız Yönetim Kurulu üyesi Uğur Tatlıcı; “Hayvanlara artık insan çıkarları için zarar verilmemeli, sömürülmemeli, hayatlarını barış içinde yaşamalarına izin verilmelidir. Tüm insanlar hayvanların haklarını tanımalı, saygı göstermeli ve hayvanlar tüm dünyada yasalarla koruma altına alınmalıdır. Türleri ne olursa olsun tüm hayvanlar temel yaşam ve özgürlük haklarından yararlanmalıdır. Biz de Vakıf olarak; hayvan istismarı ile mücade eden, tüm hayvanlar için zulümsüz bir yaşam tarzı teşvik etmeye yönelik çalışmalar yapan “OIPA” isimli organizasyona bağışta bulunmayı görev bildik.” dedi.

“OIPA” (Uluslararası Hayvanları Koruma Örgütü)

Merkezi İtalya Milan şehrinde bulunan OIPA, 1981 yılından bugüne hayvan hakları alanında faaliyetini ülkemiz de dahil tüm dünya çapında sürdürmektedir. Dünyanın en köklü hayvan hakları gruplarından biridir.

OIPA, Birleşmiş Milletler Küresel İletişim Departmanı, Birleşmiş Milletler Çevre Meclisi ve Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ne bağlı bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğin amacı, hayvan haklarının savunulması ve hayvanların her türlü kötü muameleye karşı savunulmasıdır. Aynı zamanda, dünya çapında her türlü hayvan deneyinin kaldırılması yoluyla halk sağlığını iyileştirme amacını da takip eder. Örgüt aynı zamanda, tehlikeli ekolojik koşulların insan sağlığına ve hayvan ve bitki yaşamının bütünlüğüne zarar verebileceği çevre savunması için de çalışmaktadır. Daha iyi, daha sağlıklı ve daha insani bir dünya, şiddete dayalı olmayan bir tıp bilimi, daha verimli bir sıhhi yapı, ekolojik olarak temiz bir çevre için katkı sağlamak istemektedir.

OIPA’nın faaliyetleri, şiddet içermeyen ve bireysel kişisel özgürlüğün ihlal edilmemesine dayanmaktadır. OIPA’nın birincil amacı, dünyadaki her ülkede dirikesimin kaldırılmasıdır.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.

Vakfımızdan Sudan’a İnsani Yardım

Vakfımız Sudan’daki iç savaştan olumsuz etkilenen sivil insanların hayatlarını kurtaran, gıda yardımı sağlayan ve beslenmeyi iyileştirmek ve dayanıklılık oluşturmak için topluluklarla birlikte çalışan uluslararası lider bir yardım kuruluşu olan World Food Programme (WFP) (Dünya Gıda Programı)’na bağışta bulundu.

Sudan’daki İç Savaş Mağdurlarına Destek Verdik

Bağışla ilgili olarak Vakfımız Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Tatlıcı; “Medyada yer alan haberlerden öğrendiğimize göre Sudan’daki insanlık dramı, açlığın da artmasıyla tırmanmaya devam ediyor. Rekor sayıda insan, yani nüfusun yaklaşık üçte biri, mevcut çatışma patlak vermeden önce Sudan’da zaten açlıkla karşı karşıyaydı. Devam eden şiddet, milyonlarca insanı daha açlığa sürükleme potansiyeline sahip. Vakıf olarak Sudan’da çok ihtiyaç duyulan gıda, tıbbi ve insani yardım sağlama faaliyetlerinin devam edebilmesi için Dünya Gıda Programı (WFP)’nın organize ettiği yardım kampanyasına destek verdik. Bu vesileyle iç savaşı sona erdirmeye yönelik diplomatik gayretlerin bir an önce olumlu bir şekilde sonuçlanmasını, barışın gelmesini diliyoruz.” dedi.

World Food Programme – WFP

Dünya Gıda Programı (WFP); 1961’de (ABD Başkanı Dwight Eisenhower’ın emriyle) Birleşmiş Milletler sistemi aracılığıyla gıda yardımı sağlamak için bir deney olarak oluşturuldu. Misyonu acil yardım, aynı zamanda rehabilitasyondur. İlk geliştirme programı 1963’te Sudan’daki Nubiyan toplumu için başlatıldı. Bugün WFP, hayat kurtaran ve hayat değiştiren dünyanın en büyük insani yardım kuruluşudur. Felaketler baş gösterdiğinde, beslenme ve gıda güvenliğini desteklemek için büyük çaba gösterir. Alan varlığı derindir; gıda ihtiyaçlarına ilişkin operasyonel anlayışı rakipsizdir.

Ekim 2020’de Norveç Nobel Komitesi, “açlıkla mücadele çabaları, çatışmalardan etkilenen bölgelerde barış koşullarının iyileştirilmesine yaptığı katkı ve açlığın bir savaş ve çatışma silahı olarak kullanılmasını önlemek için itici bir güç olarak hareket etmesi” nedeniyle WFP’ye Nobel Barış Ödülü’nü vermeye karar verdi. 2022’de WFP, rekor kıran 14,2 milyar ABD doları tutarında katkı topladı. WFP’nin dünya çapında yaklaşık 21.000 personeli vardır ve bunların yüzde 90’ından fazlası, ajansın yardım sağladığı ülkelerde yerleşiktir. WFP, 36 üyeli bir Yönetim Kurulu tarafından yönetilmektedir. Roma merkezli iki kardeş kuruluşu, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ve Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu ile yakın işbirliği içinde çalışır. WFP, gıda yardımı sağlamak ve açlığın altında yatan nedenlerle mücadele etmek için 900’den fazla ulusal ve uluslararası STK ile ortaklık kuruyor.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.

Doğayı Seviyoruz ve Korumak İçin Güçlü Destek Veriyoruz

Salih Tatlıcı Vakfı olarak; hayvanların, bitkilerin ve habitatların doğal çeşitliliğini korumak, biyoçeşitliliği güçlendirmek, doğal manzaraları ve kaynakları korumak için projeler üreten, İsviçre’de 1909 yılında kurulmuş ve İşviçre’nin en eski doğa koruma kuruluşu ve aynı zamanda uluslararası düzeyde “Friends of the Earth Intermational”’in de üyesi olan “Pro Natura” organizasyonuna bağışta bulunduk.

Pro Natura yönetimi tarafından Vakfımıza teşekkür belgesi sunuldu.

Çevre Sorunları Sınırlarda Bitmiyor

Bağışla ilgili olarak Vakfımız Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Tatlıcı; “İklim değişikliği ve küresel enerji krizi dünya çapında milyarlarca insanın hayatını ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor ve en çok da en yoksulları vuruyor. Ekonomik sistemimizin insanların yaşamlarını ve çevreyi iyileştirmek için çalışması gerektiğine inanıyoruz. Herkes için sürdürülebilir bir gelecek için ormanları acilen korumamız gerekiyor. İnsanlar kendilerini doğaya daha yakın hissettikleri ve kişisel davranış ve alışkanlıklarını sorgulamaya teşvik edildikleri takdirde çevreye karşı daha özenli ve saygılı davranacaklardır. Doğayı ve çevreyi korumak amacıyla çalışan ulusal organizasyonlara verdiğimiz desteğe ilave olarak “Pro Natura” gibi uluslararası düzeyde çalışan köklü organizasyonlara da desteğimizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

Pro Natura

Pro Natura, İsviçre’nin en eski doğa koruma kuruluşudur.

Doğayı sever, çıkarlarını savunur ve ona güçlü bir ses verir. Hayvanların, bitkilerin ve habitatların doğal çeşitliliği korunması ve teşvik edilmesi için çalışmalarını sürdürmektedir. 1909 yılında kurulan organizasyonun öncü başarılarından biri, İsviçre Ulusal Parkı’nın oluşturulmadır. Bugün Pro Natura, yaklaşık 700 doğa rezervini denetlemekte ve İsviçre’de bir düzine doğa merkezini yönetmektedir. Ulusal düzeyde, merkezi teşkilatı aracılığıyla hareket etmekte, ancak kanton ofisleriyle de tüm İsviçre bölgelerinde faaliyet göstermektedir.

Pro Natura ayrıca “Friends of the Earth International”‘ın bir üyesi olarak uluslararası düzeyde de aktiftir. Yaklaşık 170.000 üye ve 25.000 sadık bağışçı ile geniş bir desteğe sahiptir. Pro Natura, Zewo* sertifikalıdır.

*Zewo – Bağışınız Emin Ellerde

Zewo, İsviçre hayır kurumları için standartları belirleyen bir kuruluştur. Bu standartlar şu hususları kapsar: etik ve dürüstlük, kurumsal yönetişim, fonların verimli kullanımı, sonuçlar, doğru ve adil muhasebe, şeffaflık, hesap verebilirliğin yanı sıra kaynak yaratma ve iletişim. Zewo, Hayır kurumlarını bu standartlara göre izlemekte ve standartlarını karşılayan kuruluşlara Zewo Kaşesi vermektedir. Ayrıca halka İsviçre’deki bağışlar, bağış toplama ve hayır kurumları hakkında bilgi vermektedir.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.

Sağlıklı Bebekler İçin Akraba Evlilikleri Son Bulmalı

Akraba evlilikleri ülkemizde yıllardır süregelen ve çeşitli nedenlerle gelenekselleşmiş, adeta zorunlu hale getirilmiş bir uygulamadır. Türkiye Parazitoloji Derneği’nce ve çeşitli üniversitelerin Halk Sağlığı Ana Bilim dalınca GAP bölgesinde yapılan bilimsel çalışmalarda Diyarbakır ilinde akraba evliliği oranının %47.6 olduğu tespşt edilmiştir. Yani Diyarbakır’da yapılan evliliklerin neredeyse yarısı akrabalar arasında gerçekleşmektedir.

Tahmin edileceği gibi akrabalar arası yapılan evlilikler sonucu doğan bebekler hastalıklı, ortopedik ve zekâ engelli veya diğer tıbbi anormalliklere sahip olarak doğmaktadırlar. Bu bebekler genelde hastalıklı veya özürlü olarak doğmaktadır ve zaman zaman çok vahim sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Akraba Evliliklerinden Doğan 100 Bebekten 9’u Engelli Veya Hastalıklıdır

Bu konuda yapılan araştırmalara katılan anne babalar ve hasta çocuklarının söyledikleri çok üzücüdür: “Böyle bir evlilik yaptığımız için çok pişmanız. Büyüklerimiz karar verdiler, bize sormadan evlendirdiler. Bugünkü aklım olsa asla evlenmezdim”- “Anneciğim, babacığım akraba evliliği yaparken doğacak çocuklarınızı neden düşünmediniz, benim ne günahım vardı?”

Salih Tatlıcı Vakfı olarak; yıllardır kanayan bu yaraya parmak basarak tüm Türkiye genelinde akraba evliliklerini azaltmayı hedefleyen LÖSEV’in “El Kızından Gelinim Olsun” kampanyasına bağışta bulunduk.

Tüm Türkiye’de akraba evliliklerini azaltmak ve tüm Dünyaya örnek olmak amacıyla projeler geliştiren kamu ve sivil toplum kuruluşlarına Salih Tatlıcı Vakfı olarak desteğimizi sürdüreceğiz.

Akraba evliliği ne demektir?

Evlenen eşler (karı-koca) arasında kan bağı bulunmasına yani aynı yakın atadan gelmelerine akraba evliliği denir.

Akraba evliklerinde anne tarafı ya da baba tarafı ayrımı olmaksızın her ikisi de akraba evliliği sayılmaktadır.

Akraba evlilikleri ayrıca iki kısma ayrılmaktadır. Birinci dereceden akraba evliliği ve ikinci dereceden akraba evliliği olarak ortaya çıkar.

-Birinci dereceden akraba evliliği; kuzen olanların birbiri ile evlenmesi ile oluşan evliliklerdir.

-İkinci dereceden akraba evliliği ise; torun evliliği şeklinde yapılmaktadır.

Bebeklerin tüm özellikleri hem annesinden hem de babasından gelen ve adına gen denilen kalıtım taşıyıcısı ile geçerler. Çocuklara genlerle kalıtsal (ırsi) özelliklerin geçişleri ya BASKIN (Dominant) olabilirler, örneğin siyah saç rengi sarı saça göre baskındır. Yada ÇEKiNiK (Resesif) olabilirler, örneğin hem annesinde hem de babasında çekinik kalmış sarı saç rengi geni çocukta ortaya çıkabilir.

Akraba Evliliklerinin Yaygınlığı ve Nedenleri

Akraba evliliğinin popülaritesinin arkasındaki ana neden, iki yönlüdür.

Birincisi, akraba evliliği mülkün veya parasal varlıkların bir aile içinde kalmasını sağlar. Kişilerin toprak ve mal bütünlüğünün dağılmasına engel olma amaçlı yapılır. Mal, arazi ya da mirasın parçalanmaması için akrabalar arası evlilik doğru kabul edilir.

İkincisi, oğullarının veya kızlarının yabancılarla değil, “güvenilir eşlerle” evlendiğini görmek isteyen ebeveynler için “bireysel güvenlik” hissi sağlar.

Ancak akraba evliliğinin tehlikeleri ve zararları, faydalarını fazlasıyla egale etmektedir: Sosyal ve kültürel açıdan potansiyel birkaç faydasının aksine akraba evliliğinin genetiği, doğacak çocuğa miras kalacak otozomal çekinik (resesif) hastalık ve sendromların oluşması nedeniyle, akraba evliliklerinin çocuklarında doğum kusurları ve genetik bozukluklar için artan risk oluşturmaktadır.

Doğuştan Irsi hastalık ne demektir?

Anne ve babanın hastalığı taşıması halinde çocuğuna daha anne karnında iken geçen hastalıklardır.

Hastalık taşıyıcısı ne demektir?

Kendisi hasta olmadığı halde gizli olarak o hastalık genini taşıyan ve çocuğuna da ileten kişidir. İki taşıyıcının evlenmesi durumunda etkisiz iki gen yanyana gelerek anne karnındaki bebekte etkili olur ve çocuk hasta doğar.

Hastalık taşıyıcısı nasıl tespit edilir?

Bir çok kan hastalığının taşıyıcısı çok basit bir kan testi ile tespit edilebilir.

LÖSEV Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı

LÖSEV Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı, 1998 yılında kuruldu. 2000 yılında Türkiye’nin ilk ve tek Lösemili Çocuklar Hastanesi LÖSANTE, 2008 yılında lösemili çocukların ücretsiz kolej eğitimi alabilecekleri Lösemili Çocuklar Okulu, 2010 yılında ise tedavileri için Ankara dışından gelen ailelerimizin tedavi esnasında uzun veya kısa dönem konaklayabilmeleri için Lösemili Çocuklar Köyü faaliyete geçirildi. Bu süre zarfında LÖSEV; sadece lösemili çocuklar ve kanser hastalarını değil, tüm Türkiye’yi lösemi, kanser ve korunma yolları konularında bilinçlendirdi, köklü çözümler yaratmayı, toplumsal ve kalıcı hizmetler vermeyi sürdürdü. 2015 yılında ise “insanlık ölmesin, insanlar da ölmesin” diyerek Avrupa’nın ilk, ülkemizin en donanımlı Lösemili Çocuklar Kenti ve multidispliner hastanesi LÖSANTE ülkemize kazandırıldı.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.

Vakfımızın Afrika’da Yaptırdığı Su Çeşmesi Faaliyete Geçti

Afrika’da kadınlar ortalama 6 kilometre su yolculuğu yapıyor. Her gün evine su getirebilmek için yolculuğu yapmak zorunda kalan Kumba’nın tüm kaderi evinin önündeki çeşme ile değişti. Kumba artık çok mutlu. Çocukları ve ailesi ile geçirebileceği çok daha fazla zamanı var.

Salih Tatlıcı Vakfı olarak; yeryüzünün su, gıda, enerji ve eğitim sorunlarını sürdürülebilir biçimde çözmek için yenilikçi ve bilimsel projeler yürüten IDEA Universal Derneği ile işbirliği yaparak Afrika kıtasında Tanzanya’nın Mkwajuni Köyü‘nde çeşme yaptırdık.

Böylece Tanzanya’da yaşayan 63 hanede yaşayan 249 kişi artık kalıcı bir şekilde temiz suya erişebiliyor. Mkwajuni Köyü’nde yaşam artık daha kolay; eşit ve adil bir hale geldi.

Bağışla ilgili olarak IDEA Universal Derneği Vakfımıza teşekkür belgesi sundu.

Dünyada 800 Milyon Kişi Temiz Suya Ulaşamıyor

Su, yaşayan her varlık için hayati öneme sahiptir. Ancak dünyada aşırı yoksul 800 Milyon kişi temiz suya ulaşamıyor. Bu, Türkiye’nin 10 katı büyüklüğünde bir nüfus. Bu nüfusun büyük çoğunluğu Asya ve Afrika’daki kırsal bölgelerde yaşıyor ve çoğu zaman dere, göl gibi kaynaklardan aldıkları, temiz bile olmayan su için saatlerce yürümek zorunda kalıyor.

Çoğunlukla kadın ve çocuklar tarafından, çıplak ayaklarla, yapılan su taşıma yolculuğu onlarca tehlikeyi içinde barındırıyor. Yabani hayvanların saldırısı, hamile kadınların bebeklerini kaybetme riski ve tecavüz bunlardan sadece birkaçı. Çocuklar, okula ayıracakları zamanı su yolculuğunda geçirmek zorunda kaldıkları için kendilerine gelecek kuramıyorlar. Salgın hastalıklar zaten yoksul olan bu insanları esir alıyor. Aileler su yokluğundan ötürü tarım yapamıyor, kendilerine yetecek gıdayı üretemiyorlar. Kendilerini açlık ve yoksulluk döngüsünden kurtaramıyorlar.

Kirli su, dünyadaki tüm savaşlardan ve şiddetten daha fazla can alıyor. Bu can kayıplarının %43’ü 5 yaş altındaki çocuklar. Ancak bu durumdaki bir köyde bir su projesi yaptığımızda her şey bir anda dönüşmeye başlıyor. Evlerinin önündeki ve okullarındaki çeşmelerden günde 12 saat temiz suya kavuşan halk; sağlığına kavuşuyor, tarıma başlıyor, kız çocukları özel günlerinde eğitimlerine ara vermek zorunda kalmıyor.

Kısacası su, her şeyi dönüştürüyor.

IDEA Universal (Uluslararası Kalkınma ve Çevre Derneği) 

IDEA Universal (Uluslararası Kalkınma ve Çevre Derneği) 2016 yılında Hayri Dağlı öncülüğünde daha iyi, adil, eşitlikçi ve barışçıl bir yeryüzü hayal eden gönüllüler tarafından kuruldu. Açlık ve yoksullukla mücadele eden unutulmuş coğrafyalarda yaşayan insanları ve çevrenin yüksek yararını gözeten IDEA Universal Derneği; şeffaflık, katılım, hesap verebilirlik, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerini öncelikli olarak benimsemiştir.

Yeryüzünün su, gıda, enerji ve eğitim sorunlarını sürdürülebilir biçimde çözmek için yenilikçi ve bilimsel projeler yürütür. Bu projeleri yerelde çalışan insanlarla birlikte hareket ederek, ihtiyaca yönelik, kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde hayata geçirir. IDEA Universal Derneği yürüttüğü proje ve faaliyetlerinde yerel yönetimler de dahil olmak üzere birçok uluslararası ve ulusal sivil toplum kuruluşu ile işbirliği içerisinde çalışmaktadır. 2021 itibariyle Tanzanya, Madagaskar, Nepal, Senegal, Gambiya ve Türkiye’de toplam 200.000 insana sürdürülebilir temiz su, gıda, enerji, eğitim ve gelir elde etme imkanı sağlamıştır.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.

Bedensel Engelli Çocuklar Akülü Sandalyelerine Kavuştu

Salih Tatlıcı Vakfı; sosyal hayata katılmalarının önündeki engelleri kaldırmak amacıyla  ihtiyaç duydukları  tekerlekli sandalye için acil yardım çağrısında bulunan BEDD (Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği) aracılığı ile bedensel engelli çocuklarımıza fonksiyonel akülü sandalyeler bağışladı.

Yaşama Sevinci İle Hayata Tutunan Bütün Engelli Çocuklarımızın Yanındayız

Bağışla ilgili olarak Vakfımız Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Tatlıcı; Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği ile geliştirilen işbirliğinin bir parçası olarak derneğin hayır amaçlı etkinliklerine daha önce Vakıf olarak vermiş olduğumuz  desteklerin yanında, ortopedik engelli çocuklarımızın tekerlekli sandalye ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla  akülü sandalye bağışladık. Engelli çocuklarımızın hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla yapılan tüm  çalışmalara her zaman destek olmaya devam edeceğiz.” dedi.

Otuz Yıllık Geçmişi İle Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği (BEDD)

20 Temmuz 1993 tarihinde yardımlaşma derneği olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan tüm ortopedik engellilerin eğitim, sağlık ihtiyaçlarına katkıda bulunarak sosyal dayanışmasını sağlamak amacıyla kurulmuştur. Bünyesinde bulunan engelli vatandaşlar için din, dil, ırk, bölge ve cinsiyet ayırımı gözetmeksizin gerekli desteği sağlamayı amaçlamaktadır.

Gerçekleştirdiği  çalışmalarla engellerin yıkılmasında Türkiye’de öncü bir dernek haline gelmiştir. Türkiye’nin en çok bilinen  ve güvenilen  ilk yirmi sivil toplum kuruluşundan biri olarak, daha çok engelli vatandaşımıza hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Bedensel engelli çocuk ve gençlere tedavi, yardım ve eğitim imkanı sağlamaya  odaklanmış olup, ailelerinin ve genelde toplumun bilinçlendirmesiyle de bu kişilerin toplumsal yaşama  aktif katılımına öncülük yapmaktadır.

Türkiye’de yaşayan engelli vatandaş sayısı yaklaşık olarak 13 milyonun üzerindedir. BEDD; engelli bireylerin yaşama katılmalarını sağlamak için kurulduğu 1993 yılından beri yaklaşık 45.185 engelliye, ihtiyaçlarına uygun tekerlekli sandalyeyi ulaştırdı. Tekerlekli sandalye seçimlerinin kişiye özel yapılması gerekmektedir. Her sandalye her ihtiyaç sahibinin kullanabileceği şekilde olmayabilir.Bu sandalyelerin engellinin hayatını kolaylaştırması için ebatlarının, tasarımlarının ve özelliklerinin tamamen kişiye özgü olması gerekmektedir. Bu nedenle BEDD; tekerlekli sandalye dağıtımlarında ihtiyaç sahipleri hakkında kapsamlı çalışmalar yürütüp, bireysel engelin yapısına uygun aracı temin etmek için çalışma yapmaktadır. Böylece destekçiler de, yaptıkları bireysel veya kurumsal tekerlekli sandalye bağışlarının doğru kişilere ve en yararlı olacak şekilde iletildiğini bilerek, huzur içinde yardımda bulunmaktadırlar.

Bu tekerlekli sandalyeler yurt çapında Valilik, Kaymakamlık veya Belediye Başkanlıkları ile birlikte 81 ilde düzenlenen dağıtım törenleri ile ihtiyaç sahibi engellilere teslim ediliyor.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.

Vakfımızdan Ramazan Ayında İftar ve Sahur İkramı

Salih Tatlıcı Vakfı olarak; Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 10 ili etkileyen deprem bölgesinde ihtiyaç sahibi kardeşlerimize dünyanın dört bir yanında sürdürdüğü çalışmalarla din, dil, renk ve cinsiyet ayrımı yapmadan ihtiyaç sahiplerine umut olan Türkiye Diyanet Vakfı aracılığı ile Ramazan ayında iftar ve sahur ikramında bulunduk.

Depremde hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara şifalar diliyoruz.

Yeryüzünde iyiliğin egemen olmasını amaç edinen Vakfımız; insanlara ve bu yolda çaba sarf eden kurumlara maddi ve manevi destek vermeye devam etmektedir.

Bereket, rahmet ve mağfiret ayı Ramazan ayının; hepimizin birbirimize karşı sevgi, saygı ve hoşgörüyle yaklaşmayı nasip etmesini, ülkemizde ve tüm İslam aleminde hayırlara vesile olmasını diler, sevdiklerinizle beraber geçireceğiniz, huzur ve bereket dolu bir Ramazan Ayı dileriz.

Türkiye Diyanet Vakfı

Türkiye Diyanet Vakfı, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” düsturuyla bütün insanlığın hizmetinde olma gayesiyle çalışan bir iyilik hareketidir. Vakıf geleneği, İslam medeniyetinin insanlığa bir hediyesidir. Türkiye Diyanet Vakfı da 13 Mart 1975 tarihinde bu iyilik halkasının bir devamı olarak dönemin Diyanet İşleri Başkanı Dr. Lütfi Doğan, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Dr. Tayyar Altıkulaç ve Yakup Üstün ile Özlük İşleri Müdürü Ahmet Uzunoğlu tarafından kuruldu. Hayırsever milletimizin güçlü desteği ve vakfımıza gönül veren insanların gayretli çalışmalarıyla uluslararası bir vakıf haline gelen Türkiye Diyanet Vakfı, dünyanın dört bir yanında sürdürdüğü çalışmalarla din, dil, renk ve cinsiyet ayrımı yapmadan ihtiyaç sahiplerine umut olmaktadır. Toplumsal barış ve huzuru, toplumun dini, sosyal ve kültürel gelişimine yönelik her faaliyeti önemseyen Türkiye Diyanet Vakfı, yeryüzünde iyiliğin egemen olması amaç ve gayesi, ülkemizde ve yedi kıtada insanlığın hizmetinde bir vakıf olma hedefi ile hareket etmektedir. Dünyanın farklı coğrafyalarında açlık, doğal afet, savaş ve şiddetin yaşandığı kriz bölgelerindeki milyonlarca insana milletimizin yardım elini uzatan vakfımız, Ramazan ayında kurduğu iftar sofraları ve Kurban Bayramında düzenlediği vekâletle kurban kesim organizasyonuyla bayram sevincini geniş coğrafyalara taşımaktadır.

Bu alanda belirtilen bağışlar ve yardım projeleri, vakfımızın kurucusu Nurten Tatlıcı ve onun değerli oğlu Uğur Tatlıcı tarafından, 2009 yılında ebediyete uğurladıkları, ismi vakfımız ile yaşamaya devam eden yardımsever insan merhum Salih Tatlıcı anısına ve onun yardımseverliğini kendi benliklerinde yaşatmak için yapılmıştır.